28 Nisan 2025 Pazartesi

Milana’ya Mektuplar

Kafka’nın sevgilisi Milena’ya yazdığı mektuplar artık dünya klasikleri arasında. Ama biz Milena’nın Kafka’ya yazdığı mektupları bilmiyoruz. Gerçekten O da Kafka’yı bu kadar derin sevdi mi acaba?

Milena Kafka ile çok derin bir aşk yaşadı ancak aşkları hep gönüllerinde kaldı. Milena bu aşkı yaşarken evliydi yaşadıkları bu yüzden de imkansız bir aşktı. Milena Kafka’nın kitaplarının çevirmeniydi ve bu iş ilişkisi bir süre sonra aşka dönüşmüştü. Sadece üç kez yüz yüze görüşüp kahve içmekten ibaret kaldı aşkları. Bu aşk hep mektuplarda yaşadı ve bugüne kadar geldi. 

Bu mektuplarda beni en çok etkileyen şu basit cümle olmuştur.

"ne olur bana bir kez daha bir kez olsun 'sen' de"

Evet Kafka için Milena ile aralarındaki çevirmen-yazar ilişkisinden sevgili boyutuna geçmek ancak SİZ lerin SEN olması ile mümkündü. Çünkü Milena’nın ona her SEN demesi “sen benim için özelsin ve kalbimdesin, bana çok yakınsın” demekti. Milena’dan duyduğu her SEN kelimesi Kafka için aşkının karşılık bulmasıydı. Milena’nın bedenine sahip olamasa da ruhuna sahip olduğunun kanıtıydı bu SEN kelimesi. 

Artık ne kağıda yazılan mektuplar var, ne de onları getiren postacılar. Elektronik mesajlar ve saniyelik cevaplarla yaşamımız ondokuzuncu yüzyılın fersah fersah ötesinde. Ama mektuplar ölse de başka Milena’lar her zaman yaşamaya devam ediyor dünyanın bir yerlerinde ve de hep yaşamaya devam edecekler dünya döndükçe. 


24 Nisan 2025 Perşembe

Dolmakalemler ve Defterler

Dolmakalem ve defter birbirine aşık erkek ve kadın gibidir. Dolmakalemler mürekkebi kağıda düzenli olarak akıtarak yazan yazı gereçleridir. Dolmakalem çok iyi olsa da mürekkebin akacağı kâğıt kötü ise iyi bir yazı performansı beklenemez. İyi bir kâğıt ne çok dağıtmalı ne de çok emmelidir. En önemlisi arka sayfaya iz bırakmamalı ya da kanama yapmamalıdır. Yani kalem ve defter birbirini sevmelidir. Kalemsiz defterler ve deftersiz kalemler hep ama hep eksik kalacaklardır. Onların aşkı ve uyumlu birlikteliği güzel yazıları ve düşünce ürünlerini doğuracaktır. 

20 Nisan 2025 Pazar

Fiyat Performans Canavarı Scriks Primeo Dolmakalem


 Dolmakalem severler ve de biriktirenler için çok ünlü ve pahalı markaların kült modellerini bulundurmak bir kişisel doyum ve prestij meselesidir. Mesela her dolmakalem sever bir tane Mont Blanc 149’a sahip olmak ister. Bu ve benzeri bir kalem için en az 1000 doları gözden çıkarmak gerekir. Ama bir tesadüf sonucu kırtasiyeciden 125 liraya aldığım ve İnternetten 95 liraya kadar alabileceğiniz bir Scriks Primeo beni şaşkınlığa uğrattı. Çünkü kötü yazan ve takılan bir M uç bekliyordum ama abartısız Mont Blanc lardan daha seri ve daha akıcı yazan bir uçla karşılaştım. Kalemin yazı kalınlığı da aslında diğer Scrikslerde olduğu gibi M ile B arası mükemmel bir kalınlık. Tabi ki kalem neredeyse bir tükenmez kalem kadar ucuz olduğu için çok hafif bir plastik malzemeden yapılmış ve de ağır olmaması yazarken elinize daha çok yük düşürüyor. Fakat bu çok es geçilecek bir nokta. 

Bu kalemi dener denemez ailede benden sonraki genç dolmakalem sever olan yeğenim Çağatay’a hemen durumu bildirdim. Çağatay artık kalem ve uç konusunda bayağı bir tecrübe kazandı ve hemen kalemi sipariş etti. Hem de 6 tane almış bütün renklerinden. Çağatay’ın kalem hakkındaki yorumları da çok olumlu olunca ben de bir kaç tane daha aldım ve hemen hepsinin uçları çok iyiydi. Bu yerli ve milli dolmakalem markamızı Primeo için tebrik ediyorum. Harçlığı sınırlı gençlerin ve öğrencilerin dolmakalem dünyasına girişi bu kalemle çok kolay artık.

19 Nisan 2025 Cumartesi

Oluş Değil Akış

 Antik Yunan filozoflarından Herakletos “her şey akar” ve “aynı nehirde iki sefer yıkanılamaz” demiş. Modern süreç felsefesi ve de kadim Budist öğretiler de aynını söyler. Varlık, nesne, cisim, kişi diye sabit bir şey yoktur. Her şey her an oluş ve bozuluş içinde ve biz akan bir nehrin içindeyiz. Nehir uzaktan sabit gibi görünse de içindeki su hiç de sabit değildir. İşte bizler de su damlaları gibiyiz ve hayat da bir nehir gibi akıp gidiyor. Belki de bu derin felsefenin pratik bir uygulaması hayatı akışına bırakmak olacaktır. Şimdi ve buradadan başka bir hakikat olmadığını bilmek, ana odaklanmak ve değişime direnmemek gerçeğe daha yakınlaşmayı sağlayabilir.