ÖYKÜLERİM
PARASIYLA DEĞİL Mİ ?
Mahmut Arslan
Orta yaşlarını arkada bırakmak üzere olan çift yine sonu gelmek bilmez bir tatışma içindeydi. Adam karısından ayrılmak istiyor kadınsa bunu pek ciddiye almıyor gibiydi.
“Çocuklar da evlenip barklanıp gittiler işte. Sen de bana istediğini yapabileceğini düşünüyorsun değil mi? Senin yaptığın resmen kocaya şiddet sayılır.”
“Yine saçma sapan konuşmaya başladın Haluk. Eeeee ne yapalım yani boşanıp yollarımızı ayıralım mı diyorsun bu saçma sapan taleplerinle. Yahu aramızda kavga yok, husumet yok hatta senin zannettiğin gibi gerçek bir geçimsizlik bile yok, sadece senin anlamsız huysuzluk ve kaprislerin var. Yani ben de sana çok meraklı değilim ama çocuklara ne deriz? Onlara nasıl örnek oluruz? Biz bu olgun yaşta birbirimize katlanamazsak onların bu deli dolu yaşlarında birbirlerini hoşgörmelerini nasıl bekleyebiliriz ki?
“Sen her şeyime karışıyorsun. Sigaramdan çayıma üzerime giydiğim gömleğin renginden televizyonda izlediğim filme, hatta radyoda dinlediğim müziğe kadar herşeye müdahale ediyorsun. Yooo bu kadarına da katlanmak zorunda değilim. Tamam resmen boşanmasak da ben en iyisi mi yazlığa gidip yaz kış orada yaşayayım, sen de yazları çocuklarla gelirsin kimse bir şey anlamaz.”
“Aferin çözümü de buldum yani diyorsun. Yoksa senin kafanda başka hınzırlıklar mı var? Bazen acaba yapacağın zamparalıklara kılıf mı arıyorsun diye sormuyor değlim kendi kendime.”
“Bak yine hep suçlama hep suçlama, yahu zamaparalık yapmak isteyen adam yazlığa mı gider? Bütün yılı orada geçiren sağımızda Necati Bey, solumuzda Hayriye Hanım uçan sineği rapor ederler sana.”
“Ben anlamam, unutma kırkından sonra azanı teneşir paklar anca.”
“İşte bu tür sözler duymamak için kafamı dinlemek istiyorum artık.”
“Kafasını dinleyecekmiş, yahu sen iki yumurta kıramazsın, oradaki ocağın ve fırının nasıl çalıştığını bile bilmiyorsun.”
“Olsun, param var. Bastırırm paramı dışarıda yemek yerim, bütün lokantalar benim sayılır.”
“Zıkkımın dibini ye. O yazlıkta pislik içinde geberirsin sen. Aylarca çarşafını değiştirimezsin. Elektrik süpürgesini tutmayı bile beceremezsin, nerede kaldı yer silmek, toz almak.”
“O da mı sorun bastırırım parayı temizlikçi çağırırım, o da olmadı temizlik şirketi gelir her tarafı temizler paklar, parasıyla değil mi?”
“Burada sabahtan akşama kadar benimle uğraşıyorsun, tek başına kiminle kavga edeceksin, anlaştığın komşular da yok o yazlıkta, bir Allah’ın kulu uğramaz kapına?”
“Sen yoksan kavga yok huzur var. Parasıyla değil mi, turlara katılırım, doğada yürüyüş kulüplerine üye olurum, çevre koruma derneğine takılırım, her hafta sonu yeni arkadaşlarımla yazlığın bahççesinde mangal partisi yaparım. Parayı bastırdım mı birisi mangalı da yakar sonrasında evi de temizler yani senin anlayacağın sana muhtaç olmam.”
“Büyük lokma ye büyük konuşma demişler. Dur bakalım göreceğiz. Haydi hepsini anladık da karanlık korkun var senin. Gitmediğin psikolog kalmadı. Orada zırt pırt elektrik kesilir, mum ışığında aklın çıkar senin ve de çok iyi olur.”
“O da mı dert? Parasıyla değil mi, alırım bir jenaratör elektrik kesilirse devreye sokup keyfime bakarım.”
“Ayyy tamam ne halin varsa gör. Seni düşünende kabahat. Yarından tezi yok topla pılın ıpırtını defol git yazlığına.”
Ertesi günü adam büyük bir keyifle arabasına atlayıp yazlığın yolunu tutar. Yolda haberleri dinlerken tarihler 11 Mart 2020’yi göstermektedir. Türkiye Covid-19’dan ilk kayıplarını vermiştir. Adam bu haberleri de pek önemsemez. İçinden şöyle düşünür: “Amaaan parasıyla değil mi, hastalık kaparsam bastırır parayı özel hastaneye giderim.”
2 AY SONRA
“Alooooo Gönül banyo küvetini tuz ruhu ile mi temizleyeceğim, dur yahu ne olur kapama eve yemek getirmiyorlar. Pilavı sıcak suyla mı yapıyoruz soğuk suyla mı? Aloooooo, Gönüüüüll.?”
Ekim- 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder